Söz konusu vatan ise gerisi teferruat mıdır
Teferruatlar artık can sıkıyor. Mevzubahis vatan ve millet… Şimdi hep beraber üzüm bağında birlikte üzüm yeme zamanı… 13 yıllık iktidarı ve elinde bulundurduğu güçle AKP, diğer partilere bir zeytin dalı uzatarak “teferruatları” mevzubahis olmaktan çıkarabilir; Ahmet Davutoğlu’nun balkon konuşmasında söyledikleri hayata geçirilip, hayatımıza sirayet etmiş gerilim iklimine de son verebilir. Bunu başarmamız zor olmasa gerek… Hep beraber yapabiliriz!
Mecburi Seçim Yazısı 1: Mevzubahis Vatansa Gerisi Teferruat mı?
Ülkemizde kısır siyaset tartışmaları, halkı oyalayan boş mevzular, kutuplaşmalar, bizden olanlar – olmayanlar yaklaşımları, sert ve kırıcı siyasi üslup, git gide artan gerilim ve buna benzer şeyler artık teferruat haline gelmeli. İktidar ve muhalefet neden bir olmuyor, neden olmasın? Amaç üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?
Daha birçok konu, politika, yaklaşım var. Şu tek konu üzerinden bile bakıp basit değerlendirme yaptığımızda “mevzubahis vatan, millet olduğunda, gerçekten gerisi teferruat mı oluyor?” diye sormadan edemiyor insan… Ben kişisel olarak CHP’yi destekleyen, hatta parti üyesi olan bir kişiyim. Ama burada bahsettiğim konu, siyasi partiler, liderler, kişiler üzerinde, tüm toplumu ilgilendiren bir konu. Gerektiğinde CHP, AKP ile ortak çalışma yürütebilmeli; AKP, CHP ve diğer muhalefet partileriyle birlikte hareket edebilmeli… Belki de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oynamak istediği “ülkenin yegane lideri” rolünü, bu minvalde işleterek, siyasi partileri ve uygulamaları bir araya getiren kişi olarak, bir devlet adamı sorumluluğuyla yürütebilir, yürütmeli…
Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır
Birinci tapu ne kadar sağlam olursa, ikinci tapular da o kadar garantide” dedi.
Beyinsizler var
Bakan Şahin özetle şunları söyledi: “Büyük ’ün dediği gibi eğer mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
Hayat, teferruat değil mi? “Çıplak hayat”tan fazlası olan hayat… İnsanları emek ederek var ettikleri, yaşamaya değer olan hayat, teferruatta. Dünyayla ve öteki insanlarla meşgul olmak, onlarla sahici bir ilişki kurmak, teferruata dalmadan, teferruata ehemmiyet vermeden, teferruat üretmeden olur mu? Gülten Akın’ın Ayrıntılar İlâhisi [1] nasıl başlıyor: “Ben neyi kimden aldım, nerden aldım/ her şeyi bir yerden aldım…”
Söz konusu vatansa, gerisi teferruat
“Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır“… Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar önce söylediği bu söz, çok değerli ve çok anlamlı… Şimdilerde, genelde milliyetçiliği bir etiket olarak kullanan ve milliyetçiliğin sadece bir grubun veya zümrenin tekelinde olduğunu düşünen, iddia edenlerin sıkça kullandığı bir söz oldu. Bu durum bu sözün biraz içini boşaltıyor, basitleştiriyor gibi görünse de çok önemli ve anlamı fazla olan bir söz…
Evet, bu güçlü, yaygın, müesses teferruat nefretinde bir sorun yok mu? Yoksa teferruat korkusu mu demeli? Her şeyi teferruat ilan ve tayin etmekteki tutku, teferruatı adeta sevinçle küçümsemek; düşünmekten müstağni yaşama ruhsatına hak kazandırıyor gibidir. Teferruat reddiyesi, düşünmeye, etraflıca düşünmeye, ötesini düşünmeye, başkasını düşünmeye karşı reddiye olarak işliyor.
Mevzubahis Vatansa Gerisi Teferruat Çocuk Tişört
Sevilay Çelenk, Haziran’da bir yazısında en yalın soruyu sormuştu: “Her şeyin ve herkesin gerekirse ‘teferruat’ sayılabildiği bir yer yine de vatan mıdır?” ()
Hürriyet yazarı Taha Akyol, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Milli Mücadele'nin kazanılmasında sadece savaşların etkin rol oynamadığını, Ankara hükümetinin başarılı diplomasisi sayesinde de olduğunu belirtti. Akyol, "Başta Mustafa Kemal, Milli Mücadele liderleri “söz konusu olan vatansa”, hiçbir ayrıntıyı “teferruat” saymadılar, kılı kırk yardılar. Zaten Atatürk’ün böyle bir sözü yoktur; onun ayrıntılara dikkat özelliğine de terstir. Milli Mücadele’yi savaşlardan ibaret sanmak yanlıştır" diyerek bugün siyaseti ve diplomasiyi en rasyonel, en başarılı şekilde bilinmesi gerektiğine dikkat çekti.
Mevzubahis Vatansa Gerisi Teferruat
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kalkışmaya karşı sokağa çıkanlardan bahsederken, “mesele vatansa gerisi teferruattır” sözünü birkaç yerde sarf etti.
Atatürkün Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır diye bir lafı ..
Ekonomi Bakanı Zeybekçi de bir sene önce Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı’nın bir toplantısında “Söz konusu Ege ise gerisi teferruattır” demiş.
Mevzu bahis vatansa gerisi teferruat..
Orada kalmadı, başka sahalara yayıldı. Öncelikle futbol sahasına. Yakın zamanlarda, Galatasaray’ın UltrAslan taraftar grubundan, Fatih Terim’den, Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım’dan, kulüpleri söz konusu ise gerisinin teferruat olduğunu bildiren beyanlar duyduk.
Mevzu bahis vatansa gerisi teferruat tır
Son kitabı 'Ama Hangi Atatürk?' ile Atatürk hakkında bugüne kadar yapılmış en kapsamlı araştırmalardan birine imza atan Taha Akyol 'ulusalcıları' üzecek. Akyol, milliiyetçi-ulusalcı çevrelerin son dönemde en sık kullandığı ve Atatürk'e ait olduğu iddia edilen 'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' sözünü Atatürk'ün söylediğine dair ortada bir belge olmadığını söylüyor.
Söz konusu vatansa gerisi...
Bir süredir çeşitli internet sitelerinde görüyordum. Önceki gün de İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak'ın konuşmasında gördüm; Atatürk'ün sözü:
"Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır."
...Üzerinde durmak istediğim husus, Sayın Parlak'ın başörtülü kızların okumasına karşı yaptığı konuşmayı, "Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır" diye bitirmesi, öğretim üyelerinin de bunu büyük coşkuyla alkışlamasıdır.
Başörtülü kızların okuma özgürlüğüne sahip olup olmaması niye "vatan" meselesidir?! Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözü daha uygun düşmez miydi?!.
Neyse... Daha önemlisi, bu sözü Atatürk'ün söyleyip söylemediğidir.
Belgesi açıklanmalı
Atatürk'ün konuşma ve yazışmaları üzerinde araştırmalar yaptım, ben böyle bir sözüne rastlamadım. Dikkatimden kaçmış olabilir; benim ulaşamadığım bir kaynakta yayımlanmış da olabilir. Sayın Rektör veya başka bir araştırmacı Atatürk'ün bu sözü nerede, ne zaman söylediğini ve konuşmasının tam metnini açıklarsa çok iyi olacak; Atatürk'ün hangi bağlamda bu şekilde konuştuğunu ancak o zaman anlarız.
Atatürk vatanı kurtarmak için savaşırken de başka şeyleri "teferruat" saymamıştır: TBMM, hukuk, meşruiyet, siyaset, diplomasi gibi şeyleri asla "teferruat" diye görmemiş, aksine, çok önem vermiş, hele TBMM'yi baş üstünde tutmuştur.
Onun için "Gerisi teferuattır" dediğini sanmıyorum, dediyse bundan kastı ancak şahsi çıkar, hatta şahsi hayat falan olabilir.
Ferdi ve milli hayatta fevkalade önemli olan değerleri ve kurumları "teferruat" durumunda gösterebilecek bu tür soyut alıntılardan, genellemelerden sakınmak gerekir.
Kuran ayeti de olsa, Einstein'ın bilime dair sözü de olsa, Atatürk'ün vecizesi de olsa, bağlamından kopararak veya farklı bağlamlara taşıyarak slogan gibi kullanmak yanlıştır.
Dini ve pozitivist bağnazlıklar böyle oluşur.
Meşruiyet ve hukuk
Atatürk bir defa Sakarya Savaşı, ikinci defa Büyük Taarruz öncesinde TBMM'yi kapatmayı düşünmüştür. Çünkü, Mustafa Kemal'in savaş şartları sebebiyle istediği "fevkalade yetkilere sahip başkumandanlık" kanununu Meclis kabul etmiyordu.
Fakat Mustafa Kemal, Meclis'e dayanmayan bir mücadelenin meşruiyetini kaybedeceğini görerek Meclis'i kapatmamış, aksine, ilkinde iknayı, ikincisinde ortalama bir formülde uzlaşmayı tercih etmiştir.
Türkiye bir "Baas cumhuriyeti" olmadıysa bunun temelinde hem kurtuluşun, hem kuruluşun TBMM'ye dayanmış olması vardır.
Eminim ki Prof. Parlak da Meclis'e, hukuka, demokrasiye, özgürlüğe saygıyı asla "teferruat" saymıyordur.
Yanlış algılamayla bu değerler ve kurumlar "teferruat" gibi görülmesin diye 'tavzih' gereğini duydum.
Söz konusu vatansa gerisi...
Mevzubahis vatansa, vatan kasalarınızsa..
Mustafa Kemal’e atfedilen “Mevzu-u bahis olan vatansa, gerisi teferruattır” sözünü, 2008 başlarında dönemin Genelkurmay Başkanı Büyükanıt kullanmıştı. Ardından, İstanbul Üniversitesi rektörü Mesut Parlak ve İnönü Üniversitesi rektörü Hilmioğlu, bu sözü tekrarlamışlardı – üniversitede başörtüsü yasağını ‘temellendirmek’ üzere! O aralar, gazeteci Sevilay Yükselir, (Habertürk, 26 Şubat 2008), Atatürk Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı profesör Utkan Kocatürk’ten, bu sözlerin “maalesef” Atatürk’e ait olmadığını öğrendiğini yazmıştı. Tesellisi, Prof. Kocatürk’ün şu hükmüydü: “Bu bir Atatürk vecizesi değildir ama Atatürk’çe bir sözdür.” Yani ‘mevzû’ vecize.