Bahis Analiz ve Paylaşım Platformu


Yukarıdaki etkenlerin yanında, devlete ve ağalarına veya sancağın yıllık masraflarına verilmek üzere hisselerine düşen yıllık vergileri veremeyecek/ ödeyemeyecek duruma düşenlerin bir çare olarak sağa-sola dağılmaları (memleketlerini terk ederek sancak veya kaza dışına çıkmaları) konar-göçer cemaatlerin sayıca azalmalarına yol açan önemli bir etken olmalıdır. Bu münasebetle Aksaray Sancağı sınırlarında meskûn olan Ekecik Aşireti ahalisinin durumu belirtilmelidir. Ekecik Aşireti her yıl İstanbul baruthânesine, barut yapımında kullanılan 12.000 vukıyye (14.400 kg) âdi güherçile göndermenin yanında, bu güherçilenin İstanbul’a naklinden de sorumluydular. Bu yıllık vazife karşılığında onlar devlete başkaca vergi ödememekteydiler. Geriye sadece ağalarına vermekte oldukları çeşitli adlardaki ödemeler kalmaktaydı. Ancak hem devlete ve hem de ağalarına karşı her yıl yerine getirmek zorunda oldukları bu vazifeleri bazı yıllarda aksamaktaydı. Bu aksamanın arkasında, mesela 1833 yılına ait bir arşiv belgesine göre, aşiret ahalisinin üzerlerine binen ağır vergileri ödeyemeyecek hâle gelmeleri karşısında çoğu hânelerini terk ederek başka mahallere gidip yerleşmişler ve geride kalanlar gidenlerin vergilerini de vermek zorunda kaldıkları için ekonomik olarak perişan olmuşlardı[]. Aksaray Sancağı’nda meskûn konar-göçer aşiretler gerek Baruthâne’ye ve gerekse mahallindeki idarecilerine olan yıllık ödemelerini/ sorumluluklarını yerine getirmekte zorlandıklarından onlardan bazıları (yüzden fazla hâne: 100 x 5= yaklaşık 500 kişi) terk-i vatan ederek Ankara Sancağı’na bağlı Haymana’daki Cihanbeyli Aşireti içine girmiş, bazıları da Ilgın ve Bereketli Madeni’ne bağlı Develi Karahisar (Yeşilhisar/Kayseri) Kazası’na giderek orasını vatan tutmuşlardı[]. Anlaşılacağı üzere vergilerin ağırlaşmasından kaynaklanan geçim şartlarının zorlaşması vergilerin ödenememesine ve akabinde konar-göçer ahalinin memleketlerini terk etmelerine yol açıyordu. Benzer saikler altında gerçekleşen göçler ise şüphesiz konar-göçer cemaatlerin nüfusça küçülmelerine (ve dolayısıyla adlarının unutulmasına) veya (kaçak göç alan cemaatler açısından ise) nüfusça büyümelerine yol açmaktaydı.


Edit: şu 1,95 orandan 2li kombineyi hesapladım

Nüfus defterlerine göre, 1830’larda Boynuinceli Aşireti bir cemaatler birliği özelliği göstermektedir. Birliğin 1830’larda sâkinleri büyük oranda Aksaray ve Kırşehir sahasında ikamet etmekte olmasına rağmen, onlar idarî anlamda Aksaray ve Kırşehir sancaklarına bağlı değillerdi. Boynuinceli Türkmenleri Kızılırmak’ın yakın ve uzak çevresinde; çoğunlukla Aksaray-Kırşehir-Koçhisar üçgeninde meskûn olan bir konar-göçer teşekküldü. 1830’lara tarihli nüfus defterlerine göre, Aksaray-Kırşehir-Koçhisar sahasında meskûn olan konar-göçer menşeli teşekküllerin en fazla köye ve dolayısıyla en fazla nüfusa sahip olan kısmını Boynuinceli Aşireti’ne bağlı cemaatler oluşturmaktaydı. Boynuinceli Aşireti cemaatleri, 1831 yılına ait olan ve Aksaray sahasındaki aşiretleri gösteren ilk nüfus sayım defterinde, Pirzâde Aşireti imlâsı ile kayda alınmıştır: “Darbhâne-i Âmire merbûtâtından Aksaray Sancağında kâin Karye-i Sarıkaraman ve mülhakatına merbut on sekiz cemâ’at itibariyle mutavattın Pirzâde Aşiretinin sinn ve eşkâl ve esâmilerini mübeyyin tertib olunan defterdir”[]. Kayıt, Sarıkaraman Köyü[] merkezli olarak Aksaray Sancağı’nda yaşamakta olan Pirzâde Aşireti’ni gösterirken, aşiret ahalisinden tahsil edilen yıllık vergilerin Darphâne tarafından vergilendirilmekte olduğunu da ortaya koymaktadır. 1831 yılına ait aynı nüfus defterinin başka bir kısmında ise, Pirzâde Aşireti kaydı ile gerçekte Boynuinceli Aşireti’nin ifade edildiği görülmektedir: “Boynuincelü Mukata’ası on sekiz cemâ’at olmak üzere mukatâ’a-i mezbûr cemâ’atlerinden Kırşehri Sancağında mutavattın ve zirâ’at ile me’luf olmakda olan Pirzâde Aşiretinden Savcılı Karyesinde mutavattın Savcılı Cemâ’aitinin…”[]. 1834 yılına ait Boynuinceli Aşireti nüfus sayım defterinde ise Pirzâde Aşireti’nden bahis yoktur. Defterin ana başlığında, Boynuinceli Mukataasına[] bağlı olan Boynuinceli Aşireti ahalileri mealinde bir kayıt mevcut olup[], bu ana başlığın devamında ise 1834’te Boynuinceli Aşireti’nin Küçükdanişmendli (Danişmendli-yi Sağîr) Kazası’na bağlı olduğu kayıtlıdır. “Pehlivanlı Aşireti” örneğinde olduğu gibi, konar-göçer teşekkülleri devlet adına vergilendiren[] ve gerçekte aynı aşiretten veya cemaatten olan bu kimselerin kendi adları veya tâbi oldukları sülale adları sıklıkla konar-göçer aşiretlerin adı olarak da kayıtlarda yerini alabiliyordu. Ayrıca, Danişmendli Kazası’nın bölünerek Küçükdanişmendli adının ne zaman ortaya çıktığı şimdilik bilinmiyor ise de, bu gelişmenin 1700’lerin ortalarında gerçekleşmiş olduğu söylenebilir.

“Gerek sınır ötesinden (Safevî Devleti’nden) gelen taarruzlar ve büyük sayılara ulaşan hayvan kayıpları, gerekse yaylak ve kışlak güzergâhı boyunca mahallî idarecilerin aşırı vergi talepleri ve bunların merkezî hükümet tarafından bir türlü önüne geçilememesi, Bozulus’un Berriye[]-Erzurum koridorundaki hayatını iyice çekilmez hale getirmişti. Öte yandan, Osmanlı-Safevî savaşlarının yeniden başlaması (1578) sebebiyle aşiretlerin yaylalara çıkması engellenmiş, çıkabilenler de eşkıya saldırısına maruz kalmıştı. Bu durum büyük koyun sürülerine sahip olan ve mevsimleri takip eden Bozulus’un otlak sıkıntısı çekeceğinin ve yavaş yavaş çatışmalardan etkilenen bölgeleri terk ederek ülkenin iç kesimlerine doğru kaymaya başlayacağının işareti gibi görünmektedir. Diğer taraftan, XVI. yüzyıl sonlarında (mesela 1578-1639 yılları arasında fasılalarla devam eden Osmanlı-İran savaşları vb. etkisiyle) ortaya çıkan büyük malî güçlüklerin ve bunu takip eden Celalî buhranının Bozulus’un hayatını da yakından etkilemiş olabileceğini akla getirmektedir. Çünkü malî sarsıntı ve Celalî Fetreti’nin Anadolu’da kır hayatının geniş ölçüde şehirlere çekilmesine ve yer yer boşluklar doğmasına yol açtığı bilinmektedir. Bu boşlukların ziraî faaliyetlere eğilimli olmayan Bozulus, Dulkadir ve Halep Türkmenleri gibi konar-göçerler tarafından tabiî bir şekilde doldurulmaya çalışıldığı öne sürülebilir. Çünkü yeni yaylak ve kışlak alanlarının aşiretler için câzip olabileceği akla gelmektedir. Bunların yanı sıra aşiretler açısından XVIII. yüzyılda Orta ve Batı Anadolu’daki ekonomik şartlar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya göre daha elverişli hale gelmiş olabilir. Öte yandan aşiretlerin, kendilerine önceden tayin edilmiş bölgelerin dışına çıkarak dağılmaları, Ulus’un sancak statüsünü kaybetmesine sebep olmuştur. Bu gelişmeler aşiretlerin ödemeleri gereken vergilerinden kaçmaları için imkân hazırlamış gibi görünse de kısa sürede disiplin altına alınmaları yüzünden bu hususun kendilerine fazla bir menfaat sağlayamadığı savunulabilir. Bu cümleden olarak onların, Orta Anadolu’ya gelişlerinde vergi hususunun müessir bir rol oynadığını söylemek zordur. Öte yandan, II. Selim döneminde (1566-1574) yapılan tahrirde, Bozulus’un nüfusunda görülen fevkalâde artışın aşiretlerin yeni otlak ve yaylak alanları aramak mecburiyetinde kaldığını akla getiriyorsa da Bozulus’un Berriye-Erzurum koridorunu boşaltmasının, bir nüfus ihracı şeklinde değil, topluluğun ezici çoğunluğunun göç etmesi tarzında olması ve geride dikkate değer oranda ahali kalmaması sebebiyle bu hususun da mutlak amiller sayılması müşkil gözükmektedir”[].

Her bir bahiste %55 başarı oranıyla

Örneğin; 10 birim ile başlayıp 1000 birimde sonlandırmak istediğimiz bir seri için ortalama 1.59 orandan 10 bahis, ya da ortalama 2.52 orandan 5 bahis yapmanız gerekmektedir. Seriyi uzatmanız da oranı yükseltmeniz de kazanma şansınızı azaltacağı için başarılı olma yüzdesi düşüktür. Avantajı ise hangi adımda kaybederseniz kaybedin başlangıca göre net zararınızın 10 - 20 birim gibi düşük değerler olmasıdır.

Örneğin; 2.00 orandan her gün Martingale Sistemi ile bahis yapıyorsunuz. 10 TL ile başladığınızı varsayalım.
10 TL aldınız ve kaybetti. Sıradaki bahisiniz 20 TL olacak. Aldınız ve o da kaybetti. Bu sefer bahisiniz 40 TL olacak. Şans yanınızda değil ve yine kaybettiniz. Sıradaki alınacak miktar 80 TL olacak. Bu sefer kazandınız ve 160 TL getirisi oldu. Toplam aldığınız miktar 150 TL idi. 3 kaybeden kupona rağmen tek seferde ilk aldığınız rakam kadar kâra geçtiniz.

SPOR BAHİSLERİNDE YER ALAN SİSTEM BAHİSLERİ NELERDİR?

1700’lere gelindiğinde ise Bekdik Aşireti için zorunlu iskân günleri başlar. Bu minvalde, Bekdik Aşireti’nin 1713’ten biraz önce Maraş’a iskân edildikleri ve buradaki Bektutiye Medresesi’ne vakıf reayası yazıldıkları görülmektedir. Bunlar vergilerini Maraş’ta bulunan Bektutiye (Mektutiye) Câmii ve Medresesi’ne vermekteydiler. Maraş’ta bulunan (Kara) Bekdik ahalisinin vergilerini Bektutiye Vakfı’na vermeyi kendilerinin talep etmiş olmaları[], onların vakıf statüsünden yararlanmak istemelerinin sonucu olmalıdır. Böylece onlar devlet memurlarının (ehl-i örfün vb.) kanuna aykırı vergi taleplerinden kurtulmuş olacaklardı. Bu durum onların, ayrıca nüfuslarında ve dolayısıyla da iktisadî güçlerinde sıkıntılı bir hâlde bulunmakta olduklarına da işaret olmalıdır. Nitekim onlar 1714’te Maraş’taki iskân yerlerini terk edip Aksaray yakınlarına gelerek burada yerleşmişler, hudutlarında zabit olmaması sebebiyle de yolları basarak, yolcuların mallarını yağmalamışlar, benzeri kötülüklerde bulunmuşlardı. Şekavetlerinin gittikçe artması ve devlete olan 5000 kuruş borçlarını da ödememeleri üzerine, vergilerine 5000 kuruş daha zam yapılması istenmişti[]. Anlaşılan Bekdik ahalisi, Kırşehir-Aksaray sahasında yaşadıkları günlerde kendi hallerinde olmayıp, ahaliye zarar vermeleri, şekavetle meşgul olmaları veya aynı sahadaki bir başka konar-göçer teşekkül ile problem yaşamaları nedeniyle olsa gerek devlet tarafından Maraş’a zorunlu iskâna tâbi tutulmuşlardı. Bu yıllarda, yani 1700’lerin ilk çeyreğinde, Aksaray Sancağı’nda sâkin Boynuinceli Mukataası cemaatleri 14 cemaatten oluşmakta olup, cemaatlerin her birinin içinde eşkıya ve sair iskândan kaçan grupların bulunması nedeniyle, bunların da devlete olan 15.000 kuruşluk borçları üzerine 5000 kuruş daha zam yapılması istenmişti. Ayrıca yine bu cemaatlerden biri olan Hacıahmedli Cemaati’ne de diğer cemaatlerden evlerin (hânelerin) gelip girmesi sebebiyle yıllık ödemelerine 1000 kuruş daha zam yapılması, Hacıahmedli Cemaati’nin bu yıllardaki malikâne mutasarrıfı-işletmecisi Baltacılar Kethüdası Ali Ağa tarafından, İstanbul’a bildirilerek talep edilmişti[]. Osmanlı arşiv kayıtlarına dayalı bu son bilgi, Hacıahmedli Cemaati’nin sonraları; 1830’larda kalabalık bir nüfusa sahip olmasının arkasında yatan etkenlere ışık tutuyor olmasıyla da önem taşımaktadır.


Heinz sistem bahisinde, seçtiğiniz 6 maçtan toplam 57 tane bahis oluşturulur. 15 tane 2'li, 20 tane 3'lü, 15 tane 4'lü, 6 tane 5'li ve 1 tane 6'lı kombinasyon. Bahisi kazanmak için en az iki tahminin doğru olması gereklidir. Kazanç miktarı doğru tahminlerin sayısına göre değişir.

Bahis ise bu savaşın saha dışında sürdürülmesi anlamına gelmektedir


Lucky 63 sistem bahisinde, seçtiğiniz 6 maçtan toplam 63 tane bahis oluşturulur. Her tahmin için 1 tane tekli bahis, 15 tane 2'li, 20 tane 3'lü, 15 tane 4'lü, 6 tane 5'li ve 1 tane 6'lı kombinasyon. Bahisi kazanmak için en az bir tahminin doğru olması gereklidir. Kazanç miktarı doğru tahminlerin sayısına göre değişir.

Now that we have explained a Lucky 63 bet, here are three reasons why you would place one:


A double, treble or accumulator

Of course, we cannot forget the All Winners Bonus mentioned above. In this instance, we will add 20% for a job well done. Your total return of £2015.90 becomes £2419.08 and your profit of £2009.60 becomes £2412.78.
See these outcomes for yourself using our pre-populated Lucky 63 bet calculator of this exact betting slip.

Nüfus Defterlerine Göre Boynuincelü Aşireti (1830-1845)


Yankee sistem bahisinde, seçtiğiniz 4 maçtan toplam 11 tane bahis oluşturulur. 6 tane 2'li kombinasyon, 4 tane 3'lü kombinasyon ve 1 tane 4'lü kombinasyon. Bahisi kazanmak için en az iki tahminin doğru olması gereklidir. Kazanç miktarı doğru tahminlerin sayısına göre değişir.

CUMHURİYET SENATOSU TUTANAK DERGİSİ

Editör’den Umum tarih konularının yanı sıra sosyal bilimlere dair diğer çalışmalara da yer veren Çanakkale Araştırmaları Dergisi’nin 17. sayısını yayınlamış bulunuyoruz. Böylece dergimizin geriye dönük eksik sayıları tekmil edilmiştir. Çanakkale Araştırmaları Dergisi’nin dizinlenmesi amacıyla 2013 yılı Aralık ayında TÜBİTAK ULAKBİM’e başvurulmuştur. İlgili kurum bir yıl süresince, geriye dönük eksik sayılar da dâhil olmak üzere neşredilen sayıları ve hakem süreçlerini takip etmiştir. Neticede 26.12.2014 tarihli TÜBİTAK ULAKBİM toplantısında, Çanakkale Araştırmaları Dergisi’nin Sosyal ve Beşeri Bilimler Veri Tabanı’nda (SBVT) 2012 yılından itibaren dizinlenmesine karar verilmiştir. Şüphesiz bu başarıda, sarf edilen gayretin yanı sıra dergimizin bilimsel disiplin ve etiği düstur edinmesi büyük etkendir. 17. sayımızda çıkan Osman Yalçın imzalı makale, Çanakkale Muharebeleri’nin farklı bir yönüne, hava harekâtına dair ayrıntılara ışık tutuyor. Bu çalışmanın yanı sıra Çanakkale Muharebeleri’ne ait edebî bir makale, muharebelerin lojistiği konulu çalışmalar mevcut. Sosyoloji alanında kaleme alınmış bir kitabın tanıtımı ile umum tarih konuları nevinden, Mevlevilik tarihine dair bir çalışma tanıtımı da 17. sayımızda yerini aldı. Çanakkale Araştırmaları Dergisi’nin 18. sayısı, 2015 yılı münasebetiyle ‘100. Yıl Özel Sayısı’ olacak ve Mart ayında yayınlanacaktır. Mevzu bahis sayımıza ulaşan pek çok aday makalenin hakem süreçleri devam etmektedir. Çanakkale Araştırmaları Dergisi, 100. yıla yapacağı söz konusu akademik katkıdan dolayı şimdiden gururludur. Ülkemizde yayın yapan ulusal ya da uluslar arası akademik dergi sayısında son yıllarda ciddi artışlar yaşanmıştır. Söz konusu dergilerden kimileri bir yıl içinde iki sayı çıkarmakta zorlanmaktadır. Aynı zamanda bilimsel standardın temin edilmesinde bazı sorunlar yaşanmaktadır. Bu münasebetle TÜBİTAK gibi bir kurumun akademik dergi yayıncılığını takip etmesini, Çanakkale Araştırmaları Dergisi olarak gayet yerinde addediyoruz. Elbette belli bir kaliteye ulaşmak kadar o kaliteyi devam ettirebilmek de önemlidir. Çanakkale Araştırmaları Dergisi, bu hedefler doğrultusunda yayın hayatına devam edecektir. Başta Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü olmak üzere dergimizin neşrinin her basamağında emeği geçenlere teşekkür ederiz.